Ali
New member
Tarih Ayırmak İçin Ne Kullanılır? – Bir Hikâyenin Gölgesinde Zaman
Merhaba forumdaşlar,
Bugün sizlerle içimde bir süredir dönüp duran bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Belki biraz duygusal, belki biraz düşündürücü… Ama eminim ki okurken kendi yaşamlarınızdan bir şeyler bulacaksınız. Çünkü bu hikâye “tarih ayırmak” üzerine — ama sadece takvimdeki bir boşluk değil, kalpte yer açmakla ilgili…
---
Bir Takvim Sayfasında Başlayan Hikâye
Ali, kırk yaşına yaklaşmış, işinde başarılı bir mühendis. Planlı, analitik, çözüm odaklı bir adam. Hayatını programlamayı sever; sabah kahvesini bile hep aynı dakikada içer. Zamanı kontrol ettiğini sanır.
Zeynep ise bir öğretmen… Duygularla yaşayan, insanlara kulak veren, hayatın anlamını ilişkilerde bulan bir kadın. Takvimine tarih değil, his yazar: “O gün annem gülmüştü.”, “O akşam gökyüzü mora dönmüştü.”
Bir gün, Ali’nin masasındaki takvimde küçük bir not ilişir gözüne:
“Zeynep’le buluşma – iptal edildi.”
Basit bir satır gibi görünür ama o satırın ardında bir ilişki, bir yorgunluk, bir “vakit bulamadım” vardır.
---
Zamanın Ölçüsü Saatle Değil, Kalpledir
O gün Ali eve döndüğünde, masasına oturur ve düşünür. “Tarih ayırmak için ne kullanılır?”
Kendince yanıtlar arar:
– Takvim?
– Planlayıcı?
– Telefon hatırlatıcısı?
Ama içindeki bir ses fısıldar:
“Zamanı değil, ilgiyi ayırmalısın.”
Zeynep için tarih ayırmak, birine gerçekten kulak vermek demekti.
Ali içinse “boş bir zaman yaratmak.”
İkisi de haklıydı aslında, ama aynı kelimenin iki farklı anlamında yaşıyorlardı.
---
Bir Gün Zaman Durdu
Bir pazar sabahı, Zeynep telefonunu eline aldı. “Bugün konuşmamız lazım.” yazdı.
Ali, o an toplantıdaydı. Mesajı gördü ama “birazdan yazarım” dedi kendi kendine.
Ama o “birazdan” hiçbir zaman gelmedi.
O gün, ikisinin ilişkisi küçük bir sessizliğe gömüldü.
Zeynep içinden “Ben tarih ayırdım, oysa o zaman bulamadı.” dedi.
Ali ise “Sadece işleri yoluna koyayım, sonra onunla ilgilenecektim.” diye düşündü.
Fakat zaman, hep olduğu gibi, kimseyi beklemedi.
---
Bir Hatırlatma: Tarihler Unutulmaz
Aylar geçti.
Ali’nin masasındaki takvim yeni bir yıla dönmüştü.
Sayfalar arasında o küçük, solmuş notu buldu: “Zeynep’le buluşma – iptal edildi.”
O an fark etti, tarihlerin aslında silinmediğini, sadece kalbin arka rafına kaldırıldığını.
Telefonunu aldı, Zeynep’e mesaj attı:
“Bir tarih ayırmak istiyorum. Bu kez gerçekten konuşmak için.”
Zeynep bir süre baktı ekrana.
Kalbi hızla attı. Çünkü o da biliyordu, bazı tarihleri yeniden yazmak mümkündü.
---
Erkeklerin Zamanı, Kadınların Kalbi
Bu hikâyede Ali’nin stratejik, Zeynep’in ise empatik tarafını gördünüz.
Ali, zamanı yönetmek için hesaplar yaptı, ama duyguları ölçmeyi unuttu.
Zeynep ise duygularını sundu, ama karşısındakinin sessizliğini bir cevap sandı.
Erkekler bazen “çözüm” üretmeye çalışırken, kadınlar “bağ kurmayı” özler.
Oysa tarih ayırmak ne saatin ne takvimin işidir.
Birini gerçekten önemsemek, ona yer açmaktır.
Bir mesaj, bir kahve, bir “nasılsın” bile bazen bir yılın anlamını değiştirir.
---
Forumdaşlara Sözüm Olsun
Sevgili forumdaşlar,
Hepimiz takvimlerimize bir sürü tarih yazıyoruz: toplantılar, sınavlar, doğum günleri…
Ama kalbimize kaç tarih yazıyoruz?
Birine zaman ayırmak, aslında kendimize insan olma fırsatı vermek demek.
Tarih ayırmak için bir kalem, bir defter, bir telefon gerekmez.
Bir “niyet” yeter.
Çünkü sevgi, tarih beklemez; sadece fark edilmek ister.
---
Ali ve Zeynep’in Buluşması
O buluşma günü geldiğinde, Ali bu kez saatine değil, Zeynep’in gözlerine baktı.
“Bu kez sadece seninle konuşmak istiyorum,” dedi.
Zeynep gülümsedi, “Geç kaldın ama geldin, o yeter.”
Bir an sessizlik oldu.
Ama o sessizlikte ne suçlama, ne pişmanlık…
Sadece iki insanın, sonunda birbirini anlaması vardı.
---
Son Söz
Tarih ayırmak için ne kullanılır biliyor musunuz?
Bir ajanda değil, bir kalp.
Bir takvim değil, bir farkındalık.
Zamanın içinde kaybolan nice insanın unuttuğu şey de tam olarak bu.
Ali ile Zeynep’in hikâyesi, hepimize küçük bir hatırlatma olsun:
Birine zaman ayırmak, ona “önemlisin” demenin en sade hâlidir.
Belki de tarih ayırmak, geleceğe değil, kalbe yazmakla ilgilidir.
---
Siz Ne Düşünüyorsunuz Forumdaşlar?
Siz hiç “birine tarih ayırmayı” unuttunuz mu?
Ya da birinin size zaman ayırmadığını hissedip sessizce uzaklaştınız mı?
Yorumlarda kendi hikâyenizi paylaşın.
Belki de birimizin cümlesi, diğerinin kalbine dokunur.
Ve kim bilir…
Belki hepimiz yeniden “tarih ayırmanın” anlamını hatırlarız.
Merhaba forumdaşlar,
Bugün sizlerle içimde bir süredir dönüp duran bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Belki biraz duygusal, belki biraz düşündürücü… Ama eminim ki okurken kendi yaşamlarınızdan bir şeyler bulacaksınız. Çünkü bu hikâye “tarih ayırmak” üzerine — ama sadece takvimdeki bir boşluk değil, kalpte yer açmakla ilgili…
---
Bir Takvim Sayfasında Başlayan Hikâye
Ali, kırk yaşına yaklaşmış, işinde başarılı bir mühendis. Planlı, analitik, çözüm odaklı bir adam. Hayatını programlamayı sever; sabah kahvesini bile hep aynı dakikada içer. Zamanı kontrol ettiğini sanır.
Zeynep ise bir öğretmen… Duygularla yaşayan, insanlara kulak veren, hayatın anlamını ilişkilerde bulan bir kadın. Takvimine tarih değil, his yazar: “O gün annem gülmüştü.”, “O akşam gökyüzü mora dönmüştü.”
Bir gün, Ali’nin masasındaki takvimde küçük bir not ilişir gözüne:
“Zeynep’le buluşma – iptal edildi.”
Basit bir satır gibi görünür ama o satırın ardında bir ilişki, bir yorgunluk, bir “vakit bulamadım” vardır.
---
Zamanın Ölçüsü Saatle Değil, Kalpledir
O gün Ali eve döndüğünde, masasına oturur ve düşünür. “Tarih ayırmak için ne kullanılır?”
Kendince yanıtlar arar:
– Takvim?
– Planlayıcı?
– Telefon hatırlatıcısı?
Ama içindeki bir ses fısıldar:
“Zamanı değil, ilgiyi ayırmalısın.”
Zeynep için tarih ayırmak, birine gerçekten kulak vermek demekti.
Ali içinse “boş bir zaman yaratmak.”
İkisi de haklıydı aslında, ama aynı kelimenin iki farklı anlamında yaşıyorlardı.
---
Bir Gün Zaman Durdu
Bir pazar sabahı, Zeynep telefonunu eline aldı. “Bugün konuşmamız lazım.” yazdı.
Ali, o an toplantıdaydı. Mesajı gördü ama “birazdan yazarım” dedi kendi kendine.
Ama o “birazdan” hiçbir zaman gelmedi.
O gün, ikisinin ilişkisi küçük bir sessizliğe gömüldü.
Zeynep içinden “Ben tarih ayırdım, oysa o zaman bulamadı.” dedi.
Ali ise “Sadece işleri yoluna koyayım, sonra onunla ilgilenecektim.” diye düşündü.
Fakat zaman, hep olduğu gibi, kimseyi beklemedi.
---
Bir Hatırlatma: Tarihler Unutulmaz
Aylar geçti.
Ali’nin masasındaki takvim yeni bir yıla dönmüştü.
Sayfalar arasında o küçük, solmuş notu buldu: “Zeynep’le buluşma – iptal edildi.”
O an fark etti, tarihlerin aslında silinmediğini, sadece kalbin arka rafına kaldırıldığını.
Telefonunu aldı, Zeynep’e mesaj attı:
“Bir tarih ayırmak istiyorum. Bu kez gerçekten konuşmak için.”
Zeynep bir süre baktı ekrana.
Kalbi hızla attı. Çünkü o da biliyordu, bazı tarihleri yeniden yazmak mümkündü.
---
Erkeklerin Zamanı, Kadınların Kalbi
Bu hikâyede Ali’nin stratejik, Zeynep’in ise empatik tarafını gördünüz.
Ali, zamanı yönetmek için hesaplar yaptı, ama duyguları ölçmeyi unuttu.
Zeynep ise duygularını sundu, ama karşısındakinin sessizliğini bir cevap sandı.
Erkekler bazen “çözüm” üretmeye çalışırken, kadınlar “bağ kurmayı” özler.
Oysa tarih ayırmak ne saatin ne takvimin işidir.
Birini gerçekten önemsemek, ona yer açmaktır.
Bir mesaj, bir kahve, bir “nasılsın” bile bazen bir yılın anlamını değiştirir.
---
Forumdaşlara Sözüm Olsun
Sevgili forumdaşlar,
Hepimiz takvimlerimize bir sürü tarih yazıyoruz: toplantılar, sınavlar, doğum günleri…
Ama kalbimize kaç tarih yazıyoruz?
Birine zaman ayırmak, aslında kendimize insan olma fırsatı vermek demek.
Tarih ayırmak için bir kalem, bir defter, bir telefon gerekmez.
Bir “niyet” yeter.
Çünkü sevgi, tarih beklemez; sadece fark edilmek ister.
---
Ali ve Zeynep’in Buluşması
O buluşma günü geldiğinde, Ali bu kez saatine değil, Zeynep’in gözlerine baktı.
“Bu kez sadece seninle konuşmak istiyorum,” dedi.
Zeynep gülümsedi, “Geç kaldın ama geldin, o yeter.”
Bir an sessizlik oldu.
Ama o sessizlikte ne suçlama, ne pişmanlık…
Sadece iki insanın, sonunda birbirini anlaması vardı.
---
Son Söz
Tarih ayırmak için ne kullanılır biliyor musunuz?
Bir ajanda değil, bir kalp.
Bir takvim değil, bir farkındalık.
Zamanın içinde kaybolan nice insanın unuttuğu şey de tam olarak bu.
Ali ile Zeynep’in hikâyesi, hepimize küçük bir hatırlatma olsun:
Birine zaman ayırmak, ona “önemlisin” demenin en sade hâlidir.
Belki de tarih ayırmak, geleceğe değil, kalbe yazmakla ilgilidir.
---
Siz Ne Düşünüyorsunuz Forumdaşlar?
Siz hiç “birine tarih ayırmayı” unuttunuz mu?
Ya da birinin size zaman ayırmadığını hissedip sessizce uzaklaştınız mı?
Yorumlarda kendi hikâyenizi paylaşın.
Belki de birimizin cümlesi, diğerinin kalbine dokunur.
Ve kim bilir…
Belki hepimiz yeniden “tarih ayırmanın” anlamını hatırlarız.