Faktoring çek kırdırma nedir ?

Yildiz

New member
Faktoring ve Çek Kırdırma: Deneyim, Gerçekler ve Eleştirel Bir Bakış

Faktoring denilince birçok kişinin aklına ilk olarak “çek kırdırma” gelir. Ben de ilk defa küçük bir işletmede çalışırken bu kavramla tanıştım. O zamanlar nakit akışının nasıl bir şirketin damar sistemi olduğunu çok net görmüştüm. Satış yapılır, ürün teslim edilir, ama ödeme tarihi bir ay, bazen iki ay sonrasına çekilir. Kasada para yok, ama çalışanlar, tedarikçiler ve vergi dairesi bekliyor. Bu noktada faktoring firması devreye girer; elinizdeki çeki hemen nakde çevirir ama belli bir komisyon karşılığında. Yani bir bakıma “bugünkü rahatlık” için “yarının kazancından” feragat edilir. İlk başta bir kurtuluş gibi görünür; ama sistemin arka planına indikçe, bunun finansal bağımlılığa dönüşme riskini fark ettim.

Faktoring Nedir ve Çek Kırdırma Nasıl Çalışır?

Faktoring, işletmelerin alacaklarını (çoğunlukla çek veya senet şeklinde) finansman kuruluşlarına devrederek anında nakit elde etmesi işlemidir. Çek kırdırma ise bu sürecin en bilinen türüdür. Şirket, vadesi gelmemiş bir çeki faktoring firmasına verir; firma çeki belli bir kesintiyle nakde çevirir. Bu kesinti, yani komisyon oranı, çekin vadesine, tutarına, çeki düzenleyen firmanın mali durumuna ve piyasa faiz oranlarına göre değişir.

Türkiye’de Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından denetlenen yasal faktoring şirketleri olduğu gibi, kayıt dışı biçimde “tefeciliğe yakın” yöntemlerle çalışan merdiven altı yapılar da mevcuttur. Bu ayrım, sistemin etik ve finansal risk boyutunu belirleyen en kritik noktadır.

Ekonomik Gerçekler: Neden Çek Kırdırma Bu Kadar Yaygın?

Türkiye ekonomisinde KOBİ’lerin (küçük ve orta ölçekli işletmelerin) nakit döngüsü genellikle kırılgandır. TÜİK verilerine göre KOBİ’lerin yaklaşık %65’i zamanında tahsilat yapamadığı için finansal zorluk yaşıyor. Bu durumda faktoring, kısa vadeli bir can simidi görevi görür. Ancak bu “can simidi” bazen ağır bir maliyetle gelir.

Faiz oranlarıyla karşılaştırıldığında faktoring komisyonları daha yüksek olabilir. 2024 verilerine göre, ortalama faktoring kesintisi %3 ila %6 arasında değişmektedir. 60 günlük bir çek için bu oran yıllık bazda %36’ya kadar ulaşabilir. Yani faktoring, “meşru bir finansal araç” olmasına rağmen, işletmelerin uzun vadeli mali sağlığı açısından riskli bir bağımlılığa dönüşebilir.

Eleştirel Bakış: Kurtuluş mu, Kısır Döngü mü?

Bir yandan faktoring sisteminin sağladığı likidite, işletmelerin çarkını döndürür; öte yandan sürekli nakit ihtiyacı, işletmeleri bu hizmete bağımlı hale getirir. Özellikle düzenli bir nakit akışı planlaması yapılmadığında, işletmeler her ay yeni çekler kırdırarak önceki açığı kapatmaya başlar. Bu, tıpkı kredi kartı borcunu başka bir kartla ödemeye benzer: kısa vadede nefes aldırır, uzun vadede boğar.

Burada cinsiyet temelli yaklaşımlara da değinmek gerekir. Gözlemlerime göre, erkek girişimciler genellikle bu tür finansal araçlara daha “stratejik” yaklaşır; riskleri analiz eder, kâr-zarar dengesini soğukkanlılıkla değerlendirir. Kadın girişimciler ise daha “ilişkisel” ve “empatik” davranma eğilimindedir; çalışanlarını, tedarikçilerini mağdur etmemek adına çek kırdırmaya yönelir. Ancak bu farklılıklar mutlak değildir; son yıllarda birçok kadın girişimci finansal okuryazarlık konusunda ciddi adımlar atmış, rasyonel kararlar alarak bu sistemin olumsuz yönlerinden kaçınmayı başarmıştır. Bu durum, toplumsal cinsiyet kalıplarını aşan bir ekonomik bilinç geliştiğini gösteriyor.

Yasal Çerçeve ve Etik Boyut

Faktoringin yasal temeli, 6361 sayılı “Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu” ile belirlenmiştir. Buna göre, sadece lisanslı firmalar bu hizmeti verebilir. Ancak pratikte bazı işletmeler, yasal süreçlerin yavaşlığından veya kredi notlarının düşüklüğünden dolayı kayıt dışı kişi ve kurumlarla çalışmaktadır. Bu durum, yasal faktoringle tefecilik arasındaki çizgiyi bulanıklaştırmaktadır.

Etik açıdan da tartışmalıdır: Bir yandan işletmelerin ayakta kalmasına yardım eden bir mekanizma vardır; diğer yandan sistem, finansal sıkışıklığı olanların zor durumundan faydalanma potansiyeline sahiptir. Bu nedenle faktoring şirketlerinin şeffaflık, bilgilendirme ve adil fiyatlandırma ilkelerine bağlı kalması büyük önem taşır.

Alternatifler ve Çözüm Odaklı Yaklaşımlar

Uzmanlara göre, çek kırdırmaya başvurmadan önce değerlendirilebilecek birkaç stratejik alternatif vardır:

1. Tedarikçi ve müşteri ilişkilerinin güçlendirilmesi: Güven esasına dayalı ticari ilişkiler, vadeli çek kullanımını azaltabilir.

2. Kısa vadeli banka kredileri veya teminatlı nakit akış yönetimi: Bazen banka kredileri, faktoringden daha düşük maliyetli olabilir.

3. Dijital finansman platformları: Son yıllarda fintech çözümleri, alternatif finans modelleri sunarak özellikle KOBİ’ler için maliyetleri düşürmektedir.

Bu noktada erkeklerin analitik karar süreçleri ile kadınların empatik yönetim tarzlarının birleşimi, uzun vadeli sürdürülebilir çözümler üretebilir. Yani finansal başarı, sadece matematiksel değil, aynı zamanda ilişkisel bir denge işidir.

Okuyucuya Soru: Gerçekten “Kurtaran” Kim?

Faktoring çek kırdırma sistemi bir kurtuluş yolu mu, yoksa uzun vadede işletmeleri finansal bağımlılığa iten bir tuzak mı? Bir işletmenin “nakit akışını” yönetmek mi yoksa “nakit açığını” yönetmek mi daha sağlıklı bir strateji?

Ve en önemlisi: Finansal sistemde etik çizgiyi kim belirlemeli — regülasyonlar mı, yoksa işletmelerin kendi vicdanı mı?

Sonuç: Denge ve Bilinç Anahtar Rolde

Faktoring çek kırdırma, modern ekonominin bir gerekliliği olarak ortaya çıkmıştır; ancak denge unsuru kaybolduğunda, ekonomik özgürlüğü tehdit eden bir yapıya dönüşebilir. İşletmelerin bu mekanizmayı geçici bir çözüm olarak görmesi, uzun vadede finansal planlama ve likidite yönetimine yatırım yapması gerekir. Gerçek başarı, “bugünü kurtarmak” değil, “yarını güvence altına almaktır.”

Finansal okuryazarlığın arttığı, cinsiyet farkı gözetmeksizin herkesin bilinçli ve etik kararlar aldığı bir ekonomi, faktoringin de daha adil ve sürdürülebilir bir yapıya evrilmesini sağlayacaktır.