Susuz Araç Kaç Km Gider ?

Yildiz

New member
Susuz Araç Kaç Km Gider? Bir Hikâye ile Anlatayım

Arkadaşlar, bugün size öyle kuru teknik bir şey anlatmak istemiyorum. “Depo boşaldığında araç kaç km daha gider?” sorusunu, rakamlarla boğmadan, yaşadığım ve bana çok şey düşündüren bir hikâyeyle paylaşmak istiyorum. Belki siz de kendinizden bir şey bulursunuz. Çünkü bazen susuz kalan bir araç, aslında insanın hayatına dair çok şey söyler.

Yolda Başlayan Sessizlik

Geceydi. İstanbul’dan Ankara’ya gidiyorduk. Direksiyonda Ömer vardı. Ömer, her zamanki gibi soğukkanlı, stratejik düşünen bir adamdı. Yolculuğa çıkmadan önce lastikleri kontrol etmiş, yağ seviyesine bakmış, rotayı GPS’e işlemişti. Ama bir şeyi unutmuştu: Depoyu tam doldurmak. “Bir dahaki benzinlikte alırız,” dediğinde, yan koltuktaki Elif’in yüzünde o tanıdık endişe belirdi. Elif, olaylara daha empatik yaklaşan, hissiyatıyla hareket eden biriydi. Ona göre yol, sadece asfalt ve direksiyon değildi; güven, huzur, yol arkadaşlığı demekti.

Saat ilerledikçe konuşmalar azaldı, yolda sadece motorun uğultusu vardı. Bir süre sonra gösterge panelinde o kırmızı ışık yanıp sönmeye başladı. Hepimizin bildiği, ama kimsenin görmek istemediği o küçük simge: Yakıt bitmek üzere.

Strateji ve Hissiyat Çarpışması

Ömer hemen hesap yapmaya başladı: “Bu araç ortalama 100 km’de 6 litre yakıyor. Depoda en fazla 4 litre kalmıştır. Yani yaklaşık 60-70 km gideriz. Bir sonraki tabelaya bakalım, 45 km sonra benzinlik var. Yetişir.” Onun kafasında rakamlar, grafikler ve ihtimaller vardı.

Elif ise başka bir şey söylüyordu: “Ömer, bu iş hesapla olmaz. İnsan canı söz konusu. Çocuk da arkada uyuyor. Bir ihtimal var diye riske girmeye değer mi? İlk gördüğümüz çıkıştan dönelim, küçük bir kasaba vardı. Orada mutlaka bir istasyon buluruz.”

Bir tarafta strateji ve matematik; diğer tarafta hissiyat ve güven arayışı.

Karanlıkta Çaresizlik

Hesaplar doğru çıkmadı. Yolun ortasında, farların karanlığa çizdiği o ince çizginin üzerinde, araba sarsılarak durdu. Sessizlik… Ömer direksiyona yumruğunu vurdu. “Daha 10 km kalmıştı, yetişmeliydi!” dedi. Onun için bu, bir stratejik hata, bir denklem hatasıydı.

Elif ise gözlerini yola dikmişti. Dudaklarından tek cümle döküldü: “Ben sana hissettim demiştim.” Bu cümle, bir eleştiriden çok kalbinin kırıklığıydı. Çünkü o sadece yakıtı değil, güveni de hesap ediyordu.

Arka koltukta uyuyan küçük kız, uyanıp mırıldandı: “Anne, neden durduk?” O an, susuz kalan sadece araç değildi; yolculuğun huzuru da yarım kalmıştı.

Çözüm Arayışında İki Yol

Ömer hemen plan yaptı: “Ben yürüyüp benzin bulacağım. En fazla bir saat sürer. Siz burada kalın.”

Elif ise farklı düşündü: “Yalnız gitme. Bu karanlık yolda tek başına yürümek doğru değil. Beraber çıkalım, ya da yardım çağırmayı deneyelim. Yalnız kalmaktan korkuyorum.”

İşte erkeklerin çözüm odaklı ve stratejik, kadınların empatik ve ilişkisel yaklaşımları burada tüm çıplaklığıyla ortaya çıktı. Ömer’in aklında çözüm vardı; Elif’in kalbinde bağ kurma, beraber hareket etme.

Sonunda ortak bir yol bulundu: Ömer arabadan biraz ilerideki tepeye kadar yürüdü, telefon çekmeye başlayınca çekici çağırdı. Birkaç saat bekledik. O birkaç saat, hayatımda en uzun bekleyişlerden biriydi.

Araç Susuz Kalınca İnsan Ne Öğrenir?

O gece bana şunu öğretti: “Susuz araç kaç km gider?” sorusu aslında hayata dair bir metafor. Çünkü insan da bazen kendi iç deposunu boşaltır. Umut bitince kaç km daha gidebiliriz? Güven bittiğinde ilişki ne kadar dayanır?

Teknik olarak evet, araçlar ışık yandıktan sonra ortalama 50-70 km daha gider. Ama mesele bu değil. Mesele şu: O son 50 km, güvenin mi, yoksa riskin mi kilometreleridir? Erkeklerin hesaplamaları mı, kadınların sezgileri mi yol gösterir?

Yolun Sonunda

Benzinlik ışıkları ufukta göründüğünde herkes derin bir nefes aldı. Depo doldu, araç yeniden canlandı. Ama yolculuğun ruhunda bir şey değişmişti. Ömer daha sonra itiraf etti: “Ben hep rakamlara güvendim, ama o gece senin hissettiğin şey gerçekti.” Elif ise gülümsedi: “Ben de senin hesabın sayesinde sabredebildim.”

Yani aslında hem stratejiye hem de sezgiye ihtiyaç var. Araç susuz kalınca bunu daha iyi anlıyor insan.

Forumdaşlara Sorular

Benim hikâyem böyleydi dostlar. Şimdi merak ediyorum: Siz hiç susuz kalan bir araçla yolda kaldınız mı? O an nasıl hissettiniz? Erkek forumdaşlar, siz böyle durumlarda daha çok hesap yapmaya mı yatkınsınız? Kadın forumdaşlar, siz güven ve ilişki boyutunu mu daha ön planda tutuyorsunuz?

Belki de “kaç km gider” sorusunun cevabı, aracın değil insanın içindeki dayanma gücünde gizlidir.

---

Sizden gelecek hikâyeleri, farklı bakış açılarını okumak için sabırsızlanıyorum. Bakalım sizin deposuz yolculuğunuzda kim galip çıkmış: Hesap mı, his mi?